Otel ve Tatil Rehberi

Otel ve Tatil Rehberi

Göreme, Nevşehir

İç Anadolu » Kapadokya - Nevşehir » Nevşehir

Antik çağdaki adıyla Cappadocia, Bizans Dönemi’ndeki adıyla Korama ve bugün bilinen adıyla Göreme, bir yandan Orta Anadolu'yla Mezopotamya arasındaki geçişleri sağlarken diğer yandan da Ciliciya'yı Karadeniz'e bağlayan antik yolların kesiştiği noktada yer alan geniş bir bölge. Göreme kasabasının eski adları “Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar”. Göreme ile ilgili 6. yüzyıla ait bir belgede ilk olarak 'Korama' adına rastlandığından dolayı en eski adının bu olduğu düşünülüyor. Bu belgede Aziz Hieron'un 3.yüzyıl sonlarında Korama'da doğduğu, Malatya'da 30 arkadaşı ile birlikte şehit olduğu ve elinin kesilerek annesine; Korama'ya getirildiğinden bahsediliyor. Koramalı Şehit Aziz Hieron'un Göreme Açık Hava Müzesi içinde yer alan Tokalı Kilise'de oldukça büyük boyutta resmedilmiş bir tasviri bulunuyor.

Göreme ve çevresinin Roma Dönemi'nde Venessalılarca (Avanos) nekropol alanı olarak kullanıldığı düşünülüyor. Gerek Göreme'nin merkezindeki anıt gibi büyük peri bacasının içine oyulmuş iki sütunlu Roma mezarı, gerekse civarında yer alan çok sayıdaki mezarlar bu görüşü destekliyor.

Orta çağın ilk evrelerinde Hıristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Göreme, 11.ve 13. yüzyılda Aksaray yakınlarındaki Mokissos'a bağlı bir piskoposluk merkeziydi. Göreme ve çevresinde çok sayıda manastır, kilise ve şapel bulunmasına karşın yapılış tarihleri hakkında yeterli bir kitabe bulunmuyor. Bu nedenle bu dini yapılar daha çok ya ikonografik açıdan ya da mimari özelliklerine göre tarihlenebiliyor.

Yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen buluntular, Göreme’nin yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar giden yerleşim tarihi olduğunu açıkça gösteriyor. Bölgede çıkarılan prehistorik höyüklerin yanı sıra, özellikle MÖ 2000’den başlayarak Hitit, Frig Pers ve Makedonların bölgede hakimiyet kurmuş olduğuna dair bugün artık kesinliği kuşku götürmeyen bir çok iz bulunuyor. Büyük İskender’in kurmuş olduğu Makedonya Krallığı’nın yıkılışının ardından kendi haline kalan bölgede, MÖ 1. yüzyılda buraya kadar ulaşan Helenistik istilalara kadar bağımsız bir Cappadocia Krallığı’nın hüküm sürdüğünü de biliyoruz.

MS 17-18'de Cappadocia, artık Roma İmparatorluğu’nun sınır eyaleti ve Kayseri yakınlarındaki Eusebia (Mazaka) adındaki eski yerleşim Caesarea adını alarak, imparator Tiberius tarafından eyaletin başkenti yapılmış. Bu eski yerleşmenin de Aziz Büyük Basileos (329-379)'un kurduğu manastır ve hastane çevresinde geliştiği varsayılıyor.

7. yüzyıldan itibaren başlayan önce Sasani ve ardından Arap istilaları yüzünden Bizanslılar, Toroslar’ın kilit noktalarına kaleler inşa etmek zorunda kalmışlar ve bölge ile başkente ardasındaki haberleşme bu noktalardan sağlanmış.

10. ve 11. yüzyıllar boyunca Göreme ve çevresi Ermeni ve Rumların ayrı ayrı ama birbirine çok yakın yaşadığı ve ağırlıklı olarak manastır yaşamının hüküm sürdüğü bir bölge olmuş. Özellikle 13. yüzyıldaki Moğol istilası ve Türklerin bunu izleyen gerileyişi sırasında bugün bile izleri görülen yarı-gizli bir dinsel mistik yaşam tarzı oluşturmuşlar. 1270’te Asya’dan gelerek bugün Hacıbektaş olarak bilinen yeri kendisine merkez yapan Hacı Bektaş Veli’de aynı hayatı Türk dünyası adına kuran bir dervişti. Ancak öğretisi ve bu öğretiyi yaygınlaştırmak için kurduğu okul, yalnızca Anadolu’nun toplamsal yapısını etkilemekle kalmamış, ama aynı zamanda bölgenin bir Türk yerleşmesine dönüşmesinde de büyük rol oynamış. Yine de Göreme ve çevresinde Hıristiyan kültür, kuşkusuz önemli dönüşümler geçirerek, varlığını bugüne kadar kesintisiz olarak sürdürmüş.

Lozan Antlaşması’ndan sonra Rumların boşaltmış olduğu Göreme bölgesinde, Sinasos ve Gelveri gibi köyler ve diğer mahallelerdeki fresko süslemeleri olan yeni yapılar bu toplulukların ürünleri.

Yoğun Arap saldırıları karşısında göç etmeye başlayan Hıristiyan keşişler Cappadocia'nın güneyinde uzanan Melendiz Dağları ile Hasandağı’nın Arap saldırılarına karşı doğal bir kalkan işlevi görmesinden yararlanarak burada kalmaya ve faaliyetlerini sürdürmeye karar vermişler. X.yüzyılda Nicephorus Phocas'ın Bizans imparatoru olmasından sonra önem kazanan bölge, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra bu kez Türklerin istilasına maruz kalmış ve çok da fazla direnememişti. Kayseri, önce Danişmentoğulları'na başkentlik etti, ardından 1174'de Selçuklu yönetimine geçti. 1243'te Moğolların eline geçen Kayseri, daha sonra Ertena Beyliği idaresine girdi. Bölgenin Osmanlı hakimiyetine girişi ise 1515'te Yavuz Sultan Selim zamanında oldu.

Gezi
Gastronomi Durakları
Etkinlik